testimonial three

E-Sosyallik

Sosyal olmak hatta e-sosyal olmak.. İkisindeki tek fark bir tek harf: “e” Peki, bu harf neleri değiştiriyor olabilir? Acaba o harf insanın gerçekten sosyal olmasını ifade edebiliyor olabilir mi?

social network

E-sosyallik kavramının kökü aslında taa faks modemlere dayanıyor. Hani çevirmeli bağlantılar vardı ya eskiden, internetteyseniz telefonunuz meşgul çalardı. Hele aileniz evde yokken 156 (Yanılmıyorsam)  numaralı Telekom hizmetini kullanarak bağlanırsanız, sizi ele veren cinsten bir bağlantı. Bilmeyenler için açıklayayım: Türk Telekomun üye olmadan kullanıma sunduğu bir bağlantıydı. Oldukça pahalı bir hizmetti. 80-90 Lira faturanın geldiğini bile hatırlarım. :) Her neyse, o zamanlar internette forumlar çok yaygındı. Sohbet siteleri vardı. ( Hala var. :) ) Şimdi daha çok arkadaşlık siteleri önplanda. Sanki aslında herkes arkadaşlarını yıllardır arıyordu da bu siteler sayesinde bütün engeller aşılmış gibi lanse ediliyoruz. Ortada büyük bir yanlış anlaşılma var bence. Mark’ın gerçekten de büyük amacı dünyayı bir bütün yapmak değil herhalde. Sizce bu mümkün olabilir mi?

Aynı anda binlerce arkadaşı olan bir insanın hangi arkadaşıyla yakından ilgilenebileceğini düşünüyorsunuz? Sizce bu insan, çok sosyal midir? Sosyal olmak demek, insanlarla gerçekten iletişim kurabilmek demektir. Facebook’ta durum güncellemesi yapıp, altına yapılan yorumlara cevap vermek sosyal olmak değildir. Her gelen arkadaşlık isteğini yanıtsız bırakmamak değildir. Yeni fotoğraflar yükleyip, yorum gelsin diye beklemek değildir. Panpişlere poz vermek değildir. (!) :D

Bu cümlelerimden şunu çıkarıp da, çok arkadaşı olan sosyal değildir gibi bir sonuca varmanızı istemem. Söylemek istediğim şey bu değil. Bunu ölçüt olarak göremeyiz demek istiyorum. Bir insan çok sosyal olabilir, az arkadaşı olabilir. Bu çok doğal ve doğru olandır. Yani çok arkadaşı olmak insanın sosyal olduğunu göstermez. Kaldı ki, çok arkadaşı olmak zaten bana göre çok büyük bir sorundur. Arkadaşlık, ilgi bekler, sevgi bekler. Aynı anda 4 kişiyi belki sevebilirsiniz çok daha fazlasını da sevebilirsiniz ama aynı anda 400, 4000 kişiyi sevemezsiniz. Bunu anlayamam işte. Bir insanı sevmek için tanımanız gerekir, gerçekten tanımaktan bahsediyorum; profil bilgilerini ezberlemekten değil.

İnternette yarattığınız profiller sizin özel alanınızdır. Çok özel bilgilerinizi paylaşırken dikkatli olmanız gerekir. Bir insanı okuyarak değil, karşınızda görerek tanımanız gerekir. Şunu unutmamalıdır ki, insanlar çok güzel yazabilir, çizebilir ama karşınızda dik duramayabilirler, konuşamayabilirler. Sosyal dediğiniz insan her yerde aynı olmak zorundadır, değilse sosyal değildir. Onun için mekân fark etmez. İnsanların laflarına göre şekillere girmezler. Şekilleri bellidir. J Bu yüzden insanları profillere göre sosyal veya asosyal diye yargılamayın. Bundan çekinin. Kendinize de bu gözle bakmayın. Facebookta arkadaş sayım kaç bugün, Friendfeed, Twitter’da kaç takipçim var, acaba Google+’ta çevremde kaç kişi oldu diye garip garip davranış bozukluklarından kaçının. Farkettiğiniz anda şöyle bir silkeleyin kendinizi.

Son olarak, kişisel bilgiler eskiden çok korunurdu. Gazetelerde, dergilerde, haberlerde kişisel bilgilerinizi saklayın diye bas bas bağırırlardı bilirkişiler, bilmem hatırlar mısınız? Şu anda bilgiler ortalıkta. Siz belki göremeyebilirsiniz ama istendiğinde her türlü bilgiye ulaşılabilecek dev bir bilgi yığını artık internet. Bunun farkında olmalısınız. Bilgilerinizi saklayın da, isminizi “Kara Şövalye”, “Kırmızı Başlıklı Kız” yapın demiyorum ama en azından daha dikkatli davranmanızı söyleyebilirim. Ayrıca arkadaşlarınıza da dikkat edin. Bugün internetten arkadaş edinip, gerçek hayatta çok güzel dostluklar kurabiliyor hatta evlenebiliyor olabilirsiniz ama bazen hayata Polyanna gibi bakılmaması gerektiğinin de hep farkında olun. Kötü örnekleri düşünün. İnternette çok pislik var. Kamera arkasını asla göz ardı etmeyin. Unutmayın her şey orada olup bitiyor. ;) Sihrini izleyerek gerçekleri göremezsiniz…

Hayat işte ama siz yine de sosyal kalın. Sevgiler. :)

Yazar; D3niz

3 Comments

  • Deniz on 24 Temmuz 2011

    Yazmalısın klavye sende. :)

    • UfukArt on 28 Temmuz 2011

      Bu güzel makaleni blogumda yayınladığın için teşekkür ederim…

  • Deniz on 28 Temmuz 2011

    Rica ederim memnun bile oldum. Ben de teşekkür ederim. :)

Leave a Reply

REFERANSLARIMIZDAN BAZILARI



Hayalinizdeki Web Sitesini Bugün Oluşturun!

İLETİŞİM KURUN



İletişim formu ya da email ile bize ulaşmanız halinde size gün içerisinde kısa sürede cevap veriyoruz.

Çalışma Saatleri

PTS-CTS: 08:00 – 19:00

Adres:

Ümraniye

İstanbul

Mesaj Gönderin